Yeni Nesil Siyaset

Z kuşağının büyümesi ile hayatımızda her şey artık İngilizceden çevirerek aldığımız “Yeni Nesil” oldu. Yeni nesil telefon, yeni nesil televizyon, yeni nesil ev aletleri… Her şey… Hatta benim anlattığım girişimcilik bile yeni nesil. Peki her şey yenilenirken siyaset neden yeni değil?

Anlık Yaşamak

Bizim en büyük alışkanlığımız günlük siyaset yapmaktır. Bugün bir olay olur bütün ülke ona tepki gösteririz. Ama o da ne! Yarın unutmuşuz! Bunu hep gündem hızlı değişiyor o yüzden diye bir bahanenin altına saklarız ki böylece kimse neden dünün unutulduğunu sorgulayamasın.

Anlık yaşamak bizim sadece siyasi hareketlerimize sirayet etmiş bir şey değil aslında. İliklerimize kadar işlemiş içimize. Bir örnek vereyim mesela size, hep etrafımızda tanık olduğumuz ve belki hatta kendinizin de yaşadığı. Bir genç insanın bir sevgilisi vardır. Ayrılırlar. Aman Allah’ım o nasıl acı, nasıl keder. “Ben onsuz yaşayamam”, “hayatım boyunca çok seveceğim” ve türevleri cümleleri duyarsınız hemen. 1 yıl sonra bir bakmışsınız başka birisi ile gayet mutlu dolaşıyordur. Kimse de sormaz “E hani kardeşim onsuz yaşayamazdın?” Kimse sormaz çünkü herkes bilir o an öyle tepki verdiğini. Bildiği için de kimse o an demez ki “şu an üzüntünden dolayı böyle konuşuyorsun”.

Anlık tepkiler vermek gayet normaldir de bunu hayatımızın her anına işlemek problemli.

Değişimler ve etkileri

Z kuşağı deyip duruyoruz ya hani, onlarla ilgili atladığımız çok önemli bir nokta var: onlar geçmişi unutan değil tecrübe etmeyenler. Onlar çok dar bir çerçevede siyaseti görüyorlar. Dile kolay 18 19 yıldır aynı insanlar ülkeyi yönetiyor ve aynı insanlar muhalefet ediyor… Tamam muhalefet kısmında değişmeler oluyor ama konumuz o değil. Ben renkli bir siyasi dönemde büyümüş bir insanım. Seçim dönemleri siyasiler birbirine zekice laflar sokmaya çalışırdı falan. Ülkede istediğiniz siyasiyi, hakaret etmediğiniz sürece, istediğiniz gibi mizah malzemesi yapabilirdiniz. Bu renkli dönem aynı zamanda kabuğunu kırmaya çalışan bir Türkiye’nin doğum sancılarına da tanık oluyordu.

Yürümeyen koalisyonlar, erklerin kendi içinde kavgası, tank yürütmeler, rest çekmeler, terör, ekonomik bunalma, belirsizlikler… Hatırladınız o dönemleri değil mi? Sonra yeni bir siyasi oluşum çıktı ortaya bir an da ve içerisinde milli görüşten, ülkücülerden, demokratlardan, sosyal demokratlardan, merkez sağdan, merkez soldan isimler barındıran bir oluşum. O zamanlar daha siyasilerin ekranlarda seviyeli bir şekilde tartışabildiği yıllardı. Çok net hatırlarım iktidar ve muhalefet partilerinin başkanlarının açık oturum gibi saatlerce konuştuklarını.

Sonra devir değişti. Çok hızlı değişti hem de. Amacım son 18 19 senedir yaşananları anlatmak olmadığı için oraları geçiyorum. Bu kadar şey yazmamın amacı şu eski siyaset dönemlerini görmüş biri olarak eski ile yani arasındaki farkı ve değişimi görebiliyorum. Ama Z kuşağı bunları tecrübe etmedi. Maalesef giderek otoritesini arttıran ve sertleşen bir siyasi hayata tanık oldular sadece. Buna da artık isyan ediyorlar. Bence haklılar da.

Bize yenilik lazım

Bütün bu değişimin etkileri ve tepkileri oldu. İnsanlar kutuplaştı ve bu kutuplar birbirine düşman olmaya başladı. Tehlike çanları burada çalıyor. Hep dediğim bir şey var bu yaşananlar 60’lara 70’lere çok benziyor diye. O zamanlar bu bölünmenin acısını çok çektik. Yıllar sonra tekrar aynı acıları çekmenin anlamı yok o yüzden bir şeyleri değiştirmek gerekiyor artık. Yazımın başında dedim ya, her şeyin yeni nesil karşılığı var. Ama siyasetin yok. Hala onlarca yıl eskide kalmış siyaseti güdüyoruz. Olmaz, değişmesi lazım. Her şeyin değiştiği gibi siyasetin de değişmesi lazım.

Yeni nesil siyaset gerekiyor bize. Bölünmüşlüğü sarabilecek, geçmişi geçmişte bırakan, yapılan iyi uygulamaları geliştirmeye, kötü uygulamaları düzeltmeye, çatlakları yamamaya değil, gerekiyorsa yıkıp tekrar yapacak bir siyaset gerekiyor bize artık. Günümüz siyasi partileri içinde bu yeni nesil siyaseti başlatabilecek insanlar yok değil. Ama bulundukları partilerin içerisinde bunu yapabileceklerine inanmıyorum artık.

Yeni bir oluşuma ihtiyacımız var. Tarafsızlığı taraf olarak seçen, yeni nesli anlayan, küresel dünyanın gidişatını anlayan, ülkelerin sınır dediği şeyin artık umursanmadığını gören, merkeziyetçileşmeye inat yeni nesil özgürlüğü ülkemize getirecek bir siyaset gerekiyor bize.

Yazarken fark ettim. Yeni Nesil Atatürk gerekiyor bize. Tüm ülkenin yüreğini fethedecek…


Dipnot: Eğer sürekli geçmişte yaptıklarınız ile övünüp duruyorsanız, geleceğe dair bir vaadiniz kalmamış demektir.


Yazının Sorusu: Yeni nesil kavramını hayatınızda entegre etmediğiniz bir alan kaldı mı?

Diğer yazılarımı okumak için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/eraykagansimsek/