Merhaba! Bu yazımızda Leigh Bardugo‘nun Six of Crows ve The Grisha Trilogy kitaplarından uyarlanan Shadow and Bone isimli mini diziyi inceleyeceğim.
Shadow and Bone ‘un Konusu
Alina Starkov, Ravka isimli ülkedeki bir yetimhanede büyümüştür. Malyen Aretsev (Mal) de yetimhaneden en yakın arkadaşıdır. Ravka, karanlık güçlerin yüzyıllar önce yarattığı ve ülkeyi ortadan ikiye bölen Karanlık Diyar ve içindeki yaratıklarla sürekli bir savaş halindedir. Bu savaşta insanlara en büyük desteği ise özel güçlere sahip Grisha isimli bir örgüt vermektedir.
Alina bir kartograf, Mal ise bir izci asker olarak orduya katılır. Bir gün Alina ve Mal’ın da içinde bulunduğu gemi, Karanlık Diyar‘ı geçerken yaratıklar tarafından saldırıya uğrar. Ancak beklenmeyen bir şey olur ve Alina birden ışık saçarak bütün yaratıkları öldürür. Alina da bir Grisha gibi özel güçleri olduğunu anlar ve hayatı bir anda değişir. Alina’ya yeni hayatında en büyük desteği ise General Kirigan verecektir.
Netflix’in fantastik dizi ve filmlere ayrı bir ilgisi var. Shadow and Bone da bence gayet başarılı bir dizi olmuş. Hikaye ve atmosfer bana biraz Game of Thrones‘u, biraz da Avatar: Last Airbender‘i anımsattı. Kitapları okuyanlardan öğrendiğim kadarıyla başarılı bir uyarlama olmuş. Her bölüme çok emek verilmiş. Hatta bir bölümdeki Fatih Sultan Mehmet detayına ayrıca kalbimi bıraktım. Özellikle kostüm ve makyajları çok başarılı buldum. Oyuncular ise genelde tanımadığımız isimlerden oluşsa da ben oyunculukları da genel olarak başarılı buldum.

Buradan sonrası spoiler içerir!
Ancak kitaplardan bağımsız olarak, yine klasik ve klişelerle dolu bir hikaye izledim. Yine kahramanımız güçlerini reddediyor. Yine kaderini belirleyecek savaştan önce bir eğitim alıyor. Ama bu yolda yürürken aptalca hatalar yapıyor. Alina gibi birkaç karakterin daha karakter gelişimi maalesef dalgalı seyrediyor. Bu beni dizinin devamında karakterlerin akıbetleri hakkında biraz şüpheye düşürdü.
Bir başka eleştirim de dizinin yüksek temposuna rağmen, bazı önemli bilgilerin hikaye içerisinde dengesiz dağılması oldu. Soru işaretleri kafamdan silinmedi. Mesela ilk bölümde karakterlerin tanıtımında bir bilgi bombardımanı oldu. Bu diziyi takip etmeyi zorlaştırırken, özellikle Karanlık Diyar’la veya çevresindeki ülkelerle ilgili küçük bilgi kırıntıları alabildik. Genel planda birçok bilinmeyen ama bilinmesi gerekenler yanıtsız kaldı. Örneğin Game of Thrones da çok büyük bir haritaydı. Ama dizinin jeneriğinde bu harita bize açıkça gösterilerek, her seferinde gerekli bilgiyi bize ulaştırmayı başarıyordu.
Bu durum maalesef bariz devamlılık hatalarına da yol açtı. Örneğin, Mal birçok defa yaralandı. Ancak bir sonraki bölümde neredeyse hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam etti. Neyse ki Alina’nın Küçük Saray‘da ne kadar süre kaldığını 2 satır diyalogdan çıkarabildik de o zaman mantıklı geldi. Ancak biz bu bilgiyi alana kadar da aradan 2 bölüm geçti.
Bazı karakterlerin ve olayların derinlemesine verilmeden aktarılması da başka bir sorun oluşturuyor. Kaz Brekker‘in kim olduğu ve motivasyonu daha iyi işlenseydi, belki de Küçük Saray baskınını nasıl yapabildiğini daha iyi anlardık. Bazı bölümlerin senaryoda oldu bittiye getirildiğini düşünüyorum. Zaten 8 bölümlük dizide, bölüm süreleri arasındaki dengesizlik de bunu kanıtlıyor. Özellikle final bölümünün 45 dakika olmasına inanamadım. Belki de 8 değil, 10 bölümlük bir planlamayla bu hikaye çok daha güzel anlatılabilirdi. Netflix söz konusu olduğunda bunun para kaynaklı olmadığını düşünüyorum.
Yine de ben diziyi gayet başarılı buldum. Elbette bir Game of Thrones değil, ancak Game of Thrones‘un içinden minik bir hikaye gibi düşünebilirsiniz. IMDb puanı 7.9 olan diziyi, bu tam kapanma günlerinde izlemenizi öneririm. İyi seyirler!
Instagram sayfamıza buradan ulasabilirsiniz.