Tam Kapanma

17 Mayıs tarihine kadar uygulanacak olan yasaklar ve tam kapanma tartışmaları sürerken durumun psikolojik boyutuna dikkat çekmek istiyorum.

Bir yılı aşkın süre zarfının sonunda devam eden belirsizlik, hastalıkla mücadele, kayıpların yaşanması, ekonomik ve sosyal açıdan çekilen sıkıntılar, ruh halimizi olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Örneğin bir grup kapanmadan muaf tutulup aynı koşullarda iş yerlerine gitmek durumunda kalırken bir grup kapanmanın mağduriyetini yaşıyor.

Mesela kapanmanın mağduriyetini yaşayanlar da kendi içinde gruplara ayrılıyor. Kimisi “Havalar güzel, bahar geldi. Evlere tıkıldık.” isyanındayken kimisi “Her yer açık, küçük esnaf niye kapalı?” diyor. Ötekiler ise “Onlar evden veya uzaktan çalışabiliyorken biz neden sağlığımızı, ailemizi riske atıyoruz?” diyor. Bir kesim ise zaten işsiz, batmış durumunda… Dolayısıyla “Keşke bir iş olsa da biz de gitsek…” diyor. Kimileri ekonomi, kriz, açlık diyor…. Kimileri kişisel gelişim, tatil, yazlık, eğlence…

Evet, şartlar ne olursa olsun; afet, pandemi, tam kapanma veya kapanmama fark etmiyor. Dünya düzeni, sınıf çatışmaları ve toplumsal meseleler devam ediyor.

Ve maalesef eşitlikçi, “biz” bilincinin hakim olduğu bir dünya asla olmayacak. Kimsenin kimseyi düşünmediği, herkesin her türlü olaya sadece ve tamamen kendi bakış açısıyla yaklaştığı bir dünyanın tek gerçeği bu.

Çok uzaklara, başka kutuplara, “ötekilere“, zenginlere fakirlere gitmeye gerek yok. Yakın çevremiz dediğimiz veya sandığımız kesimler özelinde de gözlem yapmak bu hipotezi doğrulamak için yeterli veriyi sağlayacaktır.

İHTİYAÇLAR PİRAMİDİ

Maslow‘un ihtiyaçlar hiyerarşisinden burada bahsetmiştik. Bu piramide göre en öncelikli ihtiyaç statüsü “fizyolojik ve biyolojik” ihtiyaçlardır. Ardından güvenlik, aidiyet-sevgi-saygı-takdir görme ve finalde “kendini gerçekleştirme” ihtiyaçları gelir.

Öyle bir dönemdeyiz ki en temel ihtiyaçlar daha da sallantıda… Belirsizlikler hat safhada… Dolayısıyla kendimize iyi bakmak, zihnen ve ruhen olabildiğince dengede kalabilmek çok büyük bir önem arz ediyor.

Kimi zaman bizim elimizden gelebilecek en önemli şey belki de bunu hatırlamaktır.

Şartlar ne kadar kötü ve ümitsiz olursa olsun, ışık orada bir yerde.

Karanlığa daha da gömülmek yerine, ona yaklaşmayalım.

Her birimizi ışığa yaklaştıran farklı kaynaklar olabilir. Ancak bizi ona götüren sürekli üretmek ve öğrenmektir. Sızlanıp dertlenmek yerine harekete geçmektir. Karşılığında mevcut koşullarda bir değişiklik olmasa da vazgeçmemek… İnanmaya devam etmek.

.

Kendim için.

Sonuç olarak kendimiz için neler yapabiliriz? Paylaşımlarımızı takipte kalın!

Youtube kanalımıza gitmek için buraya tıklayabilirsiniz.