2020 Özeti

2020 senesini geride bırakırken sene sonu özeti ve değerlendirmesi yaparak yeni yıla “merhaba” demek isterim.

Kariyer ile başlayayım; pandemi koşulları olmasaydı 24 saatlik zaman dilimi ve günlük rutin içerisinde yapabilmemin pek de mümkün olamayacağı insanlık için küçük benim için büyük ilerlemeler kat ettim. Bir yıl içerisinde vakit-nakit harcayarak çok çalışmanın sonucunda istediğim kariyer için attığım adımların beni pişman etmemiş sonuçlara ve gelişmelere vesile olduğunu deneyimledim. Emek vermeden hiçbir kazanç ya da başarı elde edilemeyeceğine yahut beşeri bir ilişkinin yürümeyeceğine inanan biri olarak mutluyum. Bu çağda yaşasak bile “emek vererek hak etmek gerek” felsefemden vazgeçmeyeceğim.

Arkadaşlık ile devam edeyim; bir yaştan sonra arkadaşlık kurmak zor derler. Üniversite sonrası sosyal ortamlarda, kurslarda tanıdığın yahut iş hayatında karşına çıkan kimselerle; çocukluktan gelen, ergenliğini paylaştığın, birlikte büyüdüğün insanlarla kurduğun bağı kuramazsın derler.

Gelecekte ne olur, kalıcılığı kaç ay ya da yıl olur bilemem ama yepyeni hayatlar tanıyarak samimiyetine ve iyi niyetine inanarak geliştirdiğim arkadaşlıklarım oldu. Bir yandan da belki hayat, belki dönüşen insan, düşünceler, duygular ve değişim sonucu kaybettiğim dostlarım oldu.

Asla eskisi gibi olamayacağımı bildiğim, “Senede 1-2 konuşsak da kaldığımız yerden devam ederiz.” savının geçerliliğini yitirdiği, kademeli olarak paylaşımın azaldığı ya da bıçak gibi kesilerek kaybettiğim sevdiklerim oldu.

Aileye gelince… Yaklaşık bir yıl boyunca çoğunlukla kısıtlı bir zaman diliminde ve kapıdan uğramak şeklinde ailemle görüştüm. Yaşlılık-hastalık-ölüm gibi hayat gerçekleri bağlamında oldukça tatsız olsa da ve herkes pandemi dolayısıyla sevdikleriyle görüşememekten yakınsa da; hayat gerçekleri nedeniyle şehir dışında, yurt dışında yaşayan hatta aynı şehirde yaşasa dahi yine de ailesiyle görüşme sıklığı senede 1-2 ile kısıtlı olan pek çok kişi mevcut. Şartlara da gerek yok; özel günler, tatiller ve kutlamalar için her daim arkadaş ortamı aileye tercih edilmiştir. Sosyal medya bu sene aile yemekleri fotoğraflarıyla yıkılsa da önümüzdeki sene pabucu dama atılacak olanlar yine aileler olacak…

Pandemi yüzünden görüşemediğimiz arkadaşlara gelince… Pandemi öncesinde de iki sokak ötenizde yaşayan arkadaşınızla hayat telaşesi, kariyer derdi, ruhsal sıkıntılar, yorgunluk gibi pek çok sebeple aylarca görüşemezken, bir kahve içmelik, en azından telefonda 30 dakika konuşmalık zaman dilimi yaratamazken “sevdiklerimizden ayrı kaldığımız pandemi” söylemi kişisel olarak bana maalesef hiç meşru gelmiyor.

Özel hayata gelince… Pandemi sürecinde evliliklerin sarsıldığına ve boşanmaların arttığına dair pek çok haber çıktı. Çatışmalar, iletişim problemleri birlikte aynı evin içinde geçirilmesi gereken vaktin artmasına bağlandı. Pandemi öncesinde ise iş hayatı, toplantıları, mesaileri, seyahatleri yüzünden birlikte vakit geçirememek anlaşamamazlık gerekçesi olurdu.

“Pandemi” sanki insanın almaktan kaçındığı bütün sorumluluğu, yüzleşmekten hoşlanmadığı kusurlarını örtbas eden; “Hah işte tamam buldum, her şeyin sebebi, her şeyin suçlusu pandemi.” diyerek içimizi rahatlattığımız bir kılıf, kaçış oldu bana göre, bir yandan da…

Evet, zordur kabul etmek.

Aileme , beni gerçekten sevenlere gerekli özeni göstermiyorum demek,

Sevdiklerime vakit ayırmıyorum demek,

Neden eskisi gibi değiliz? demek,

Neden kaybettim? Nasıl vazgeçebildim? demek,

Nerede hata yaptım? demek,

Ne istediğimi, niye istediğimi biliyor muyum? demek.

Üzerime biçilmiş rollerden yoruldum, istemiyorum demek.

Ve hatta sevgi, sağlıklı ve güvenli bağ nedir? demek.

2020 özetimde burukluk ve umutsuzluk içermeyen tek nokta kariyerim için attığım adımlar. Onun dışındaki bütün başlıklar yine insanı, insanlığı sorgulamaya itiyor.

Her şey arkadaşlık-aile ve romantik ilişkiler üzerine mikro yaşantılar ve gözlemler etrafında dönüyor. Çaresizce kabul edilmiş makro gerçeklere dair umut hiç yok. Dünya; ekonomi, siyaset, dini hoşgörü, saygı, demokrasi, eşitlik, adalet, insan hakları vb. bağlamlarda hiç de daha iyiye gitmiyor. Ve gitmeyecek.

Bu nedenle 2021 ve sonraki yıllardan tek umudum, bir ihtimal insanın kendisiyle, yürüttüğü/yürütemediği ilişkileriyle, geliştirdiği savunmalarıyla, baskılandığı toplumsal normlarla ve insan olmakla ilgili varoluşsal meselelerini çözebildiğini görmek! Farkındalık geliştirmemiz. Belki o zaman mikrodan makroya varacak bir aydınlanmayla dünyamız da değişir…

Aksi takdirde insanın insanla kurduğu ilişkide hala daha öz’ünden uzak; sevgi, güven, yalnızlık, farkındalık, şeffaf iletişim temelli pek çok problem varken ve özgürlüğüne etki eden toplumsal roller, kolektif bilinç ve baskılar devam ediyorken, edecekken; aynı insanlık sorunları mütemadiyen bizi bekliyor olacak. Suçlu pandemi olmaz; sen, ben, o , dış mihraklar olur… Tekrarlanan çaresizliklerle aynı kısır döngülerin içinde döner dururuz. Flashback ve loop, yer yüzünde fark etmemiz gereken ve çözmemiz gereken sınav, ödememiz gereken bedel ya da çektiğimiz cezadır belki de.

Farkındalık dolu yıllar umuduyla.

Diğer yazılar için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/idilguneysimsek/