Yaşam

Hayatlarımıza bakmaya ne dersiniz? Uyan, kahvaltı yap, hazırlan, işe git, akşam eve gel, uyumadan önceki birkaç saat içerisinde akşam yemeği ye, -şanslıysan -kendine ve yapmak istediklerine zaman ayır, değilsen yaşam kaliteni artırabilmek gayesiyle çabalamaya ve çalışmaya devam et, çocuğun varsa ekstra bir sorumluluğun altında ezil, yaşamını onların geleceğine ada, hayallerini yaşlandığın zamana ertele, sağlığın yerinde olursa gerçekleştir yoksa hayata gözlerini kapa. Orta halli yaşantının bitmek bilmez kısır döngüsünün içinde yuvarlan.

İnsan toplumsal bir varlıktır. Toplumsallığımız her geçen gün kendi içimize kapandığımız sıkışmışlık duygusuna sarılı dört duvar arasında kalan sorunlarla devam ediyor. Eskiden “Zaman ayırmak istedikten sonra yaratabilirsin” cümlesinin doğruluğuna inanır, sevdiklerime, yakınlarıma gücendiğim anlarla boğuşurdum. Şimdiyse (pandemiden bağımsız) görüşmenin mümkün olamadığı ve hatta telefonla bir saat sohbetin bile yapılamadığı, birbirimizin hayatlarında neler olup bittiğini kestiremediğimiz zamanlardayız.

Hele ki İstanbul’da yaşıyorsanız Avrupa Yakası ve Anadolu Yakası arasındaki kilometreler normal şartlarda 20 dakikada gidilebilecekken trafik nedeniyle 1.5 saat sürdüğünde, insani bir yorgunluk, stres gerekçesiyle o yol gidilmek istenmez bir hal alıyor. Teknolojinin gelişmesi ve internetle birlikte zaman-mekan sınırları aşılsa da mesafeler ve zaman yetmezliği, ilişkilerin sürekliliğine ket vuruyor.

Mesafeler bahane olmasın, iki sokak ötede oturan arkadaşımızla bile görüşemediğiniz durumlar oluyor çünkü herkes bir mücadele içinde. Ailevi, ilişkisel, ekonomik, psikolojik… Bütün bunların üstüne “keyfi” ve ama “insana insan olduğunu hatırlatacak” buluşmalar ve paylaşımlar adeta halı altına itiliyor. Hep bir telaşe var, bizi sevdiklerimizden ve yaşamın güzelliklerinden uzaklaştıran.

Yine de son zamanlarda beni çok mutlu eden üç olayı paylaşmak istiyorum. Avrupa yakasında yaşayan 15 senelik bir arkadaşımın yaşadığımız yakaya, Anadolu yakasına taşınıyor olması bütün bu söylediklerime rağmen içimi pır pır ettiren umut verici bir haber oldu. Bir diğeri ise aynı yakada yaşıyor olmamıza rağmen yine de görüşemediğimiz, daha çok paylaşabilmek adına birbirimize zaman ayıramadığımız bir arkadaşımın “Şarkı dinliyordum, içim huzur oldu, sen de bu şarkıyı ve klipteki atmosferi seversin diye düşündüm” diyerek beklenmedik bir anda benimle paylaşması oldu. Duygulandırdı. “İyi ki varsın” dedirtti. Bir başka arkadaşım, belki hoşuna gittiği için belki içinden destek olmak geldiği için kendiliğinden bir paylaşımda bulunarak mutlu etti. Şaşırttı. Gülümsetti. Ve hepsi yaşama dair temel bir değeri hatırlattı. Sevgi ve paylaşım.

Bu yazımı değer verdiğimiz insanlarla paylaşımda bulunabilmenin mümkün olduğu insani bir yaşam sürdürebilme dileğiyle, ufak bir haber ve küçücük dokunuşlarla beni mutlu etmiş sevdiklerime ithaf ediyorum.

Sevgiyle.

Diğer yazılar için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/idilguneysimsek/