Gündem Kafası: Döviz Kurları ve Çin

Gündem Kafası’ nda sürekli konuşulan, yazılan konular yerine önemli olmasına rağmen arka planda kalan konulara değinmeye çalışıyorum. Ama bir konuda yorum yapmadan geçemeyeceğim: Döviz Kurları.

Son bir haftadır doların yükselmesi üzerine birçok yazı paylaşıldı, televizyonlarda konuşuldu. Bu konuya Çin’ i örnek vererek farklı bir noktadan yaklaşmak istiyorum. Çin’ in son 5 senelik döviz kuru hareketlerine baktığımızda Çin Yuanı’ nın ABD Doları karşısında değer kaybettiğini, güncel durumda da Türk Lirası ile eşit seviyede olduğunu görebiliriz. (Grafiği görmek için)

Bu konu üstüne çok fazla yorum yapmaya gerek yok. Bir tarafta Çin diğer tarafta Türkiye, aynı seviyede 2 para birimi… Bir zamanlar komşu olan iki millet, biri en güçlü ekonomilerden biriyken diğeri sıkıntılar içinde boğuluyor.

Pandemi sürecinde Türkiye başarılı bir sınav verdi ve herkese bu konuda güven verdi diyebiliriz. Belki de paranın değeri düşürülerek yabancı yatırımcı için daha da cazip bir ortam oluşturulmaya çalışılıyordur, kim bilir?

Çin’ e parasının değerini bilinçli olarak düşürdüğü ve düşük tuttuğu ile ilgili çok kez eleştiriler yapıldığını hatırlıyorum. Ama Çin üretim dengesini kurabilmişti. Bakalım biz kurabilecek miyiz?

Birleşmiş Milletler’ de yine sonuç yok.

Gündem Kafası’ nda daha önce de yazmıştım. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Covid-19 konuşurken yine ABD – Çin arasında tartışmalarla kilitlendi. 6 haftadır sonuç alamayan bir BMGK var ortada. Allah sizin elinize düşürmesin, ne diyeyim… Bakalım pandemi bitmeden karar alabilecekler mi?

Muhalefet etmeyi seviyoruz.

Bu hafta Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi ile ilgili haberler işlendi hızlıca. Detaylarını internet haber portallarında farklı farklı şekillerde işlenmiş olarak da olsa bulabilirsiniz. Bu haberi ve içeriğini okuduktan sonra aklımda kalan nokta şu oldu. Biz millet olarak muhalefet etmeyi seviyoruz. Aynı koltukta oturan kişi kendi görüşümüzde olunca izin verdiğimiz, yapılmasında sıkıntı görmediğimiz konulara, başka biri koltuğa oturunca hemen karşı çıkmaya başlıyoruz.

Hangi görüşü benimsediğimizin önemi yok. Sırf bizden diye hatalara sahip çıkmak, değil diye doğruya karşı durmak bizi ileriye götürmeyecektir. Kimsenin hatasız olmadığını ya da bozuk saatin bile günde 2 kere doğruyu gösterdiğini unutmayalım.


Dipnot: Her ne şartlar içinde olursak olalım. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek zorundayız.


Yazının Sorusu: Sizin doğrunuz ne?

Diğer yazılarımı okumak için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/eraykagansimsek/

Şununla etiketlendi: