
Gündem Kafası’na ilgimi en çok çeken bir konu ile başlayacağım: “Tüm Dünya Covid-19 ve sonrasında ne olacağı ile ilgilenirken Ermeni lobisinin ve Yunanistan’ ın faaliyet ve açıklamalarını değerlendirerek.”
Geçenlerde bir yazı okumuştum. Ermeni lobisinin bu süreçte bile Türkiye karşıtı çalışmalarına devam etmeye çalıştığı ile ilgili. Son 10 gündür de Yunanistan’dan benzer çalışmalara şahit oluyoruz. Yunan Savunma Bakanı’ nın helikopterinin taciz edildiğine dair açıklamalar gibi. 2 gündür bu konuları düşünüyorum ve soruyorum; “Neden?” diye. Sonra Covid-19 sonrası süreçte Türkiye’nin Doğu Akdeniz’ de daha güçlü bir pozisyonda olabileceğine dair yazılar okudum. O zaman taşlar yerine oturdu biraz. Ne Ermenistan ne de Yunanistan ve daha önce yazdığım gibi ne Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ne de Mısır tabii ki Türkiye’nin güçlenmesini istemeyecektir.
Bu ülkelerin Türkiye karşıtı söylemlerde bulunmasını anlayabiliyorum. Benim anlamadığım, onlar bizim güçlü olmamızı istemezken biz neden istemiyor gibi davranıyoruz. Yani bu konuların üstüne bir gündem oluşturmuyoruz da ekranlarda yıllardır gördüğümüz hep aynı diyalogları izliyoruz. Belki de vatandaşlar olarak konuşmasak da devlet bir şeyler yapıyordur da bizim haberimiz yoktur. Ama unutmayalım ki bu konularda bir şeyler yapmak kadar reklamını yapmak da önemlidir. Yıllardır bahsedilen “Lobi” eksikliğimiz bu sebeple değil mi zaten?
Doğayı özledik! Ama doğanın gündem olmasından korkuyorum da!
Yörüklükten, at sırtında dolaşma zamanlarından kalmış olsa gerek biz doğayla iç içe olmayınca huzursuzlaşan bir milletiz. Kimimiz piknik yapmayı, kimimiz ormanda dolaşmayı, kimimiz kamp kurmayı ya da daha birçok doğa ile ilintili şeyi severiz de severiz.
Normale dönmek istiyoruz ya! Görünce biraz mutlu olalım diye belki de çeşitli yerlerin adı verilerek yapılan internet haberlerini görmeye başladım. Gerçekten görünce insan “Şu yasaklar bir kalksa, normalleşsek de gitsek” diyor. Ama sonra biraz düşündüm ve korktum. Çok değil bundan 7 – 8 ay öncesine kadar berbat hale gelmiş mesire alanlarını, katledilmiş ormanları, korunması gereken ama bir şekilde korunmayan yerleri görmüyor muyduk?
Normalleştirme, sakinleştirme artık her ne için yapılıyorsa bilmem yer adı verilerek yapılan doğa harikası yerlerin haberlerini görünce korkuyorum. Ya başlarına bir iş gelir de berbat hale gelirlerse diye.
Hanehalkı büyüklüğü düşüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) “İstatistiklerle Aile 2019” bültenine göre hane halkı büyüklüğü bu yıl da düşerek 3,35 kişi olmuş. Bu konu yıllardır sadece ekonomik sebeplere bağlanarak anlatılırdı. “Para yok nasıl evlensin de çocuk yapsın insanlar?” denerek.
Ben bu konunun sadece para yani ekonomik sebeplerden kaynaklandığını düşünmüyorum. Çünkü yıllardır benzer çalışmalarda da boşanmaların arttığını söylüyor. Bu verilerin yanına insanların mutlulukları üzerine de bir yapılan çalışmalar da eklenirse ortaya çıkan sonuç daha da can sıkıcı oluyor ama bu veriler beraber değerlendirilmiyor. Sebebi ise bence kimse yanlışlarını kabul etmek istemiyor.
Sorumlu kim bilemem, bu konuda akademik bir çalışma yapmadım ve ayrıca henüz okumadım da. Ama gördüğüm tablo bence şunu özetliyor; mutlu aile tablosu kalmamaya başlamış. Mutlu bir ailede yetişmeyen bir bireyin aile kurmak için bir sebebi de olmaz. Tam tersine tek başına hayat kurmak için bir sürü geçerli sebep sunabilir.
Mutlu olduğum tek haber: Rovlocker
2016′ dan bu yana Ar-Ge, tasarım ve üretim çalışmaları yürüten Rovenma firması Rovlocker (Akıllık Kargo Otomatı) ile İtalyan A’Design Award’ dan ödül almış ve ilk ihracatına hazırlanıyormuş. Firmaya ve çalışanlarına kucak dolusu sevgiler ve saygılar sunarım. Umarım başarıları devam eder ve daha çok göğsümüzü kabartırlar.
Dipnot: Siyasi gündem döngümüz hızla devam ederken hayatın içinden olan, hayatımızı etkileyen konuları kaçırmayalım. Kaybedilen paralar yerine konur belki ama kaybedilen mutluluğu ve huzuru kazanmak kolay değil.
Yazının Sorusu: Mutluluk ve huzur mu? Para mı? Amacınız hangisi?
Diğer yazılarımı okumak için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/eraykagansimsek/