HER NEFES YENİ BİR AN: MINDFULNESS

“Merhaba ben hayat” dedi bir ses.
Göremedik sesin sahibini. Tedirgin olduk. Kim olduğunu, nereden geldiğini, niye geldiğini ne yapmak istediğini bulmaya çalıştık. Acaba güvende miydik? Bize bir zarar mı verecekti yoksa? Acı çekmek istemiyorduk. Kendimizi korumalıydık. Bizi mutsuz edebilecek her türlü durumu kontrol altına almalı ve bizi kaygılandıracak tüm belirsizlikleri yok etmeliydik. Yeni bir plan yapmaya koyulduk.
Ve ses yeniden belirdi:
“Beni öngöremezsin. Anlıyorum. Güvende olmak istiyorsun. Ama biliyor musun? Ben sürekli hareket halindeyim. Olduğum yerde, o anı deneyimliyorum. Peki sen neredesin? Burada mısın? Geçmişte veya gelecekte misin yoksa? Benim içimde güzellikler kadar zorluklar da var, mutluluk ve acı bir arada. Duyumsuyor musun? Ne deneyimlediğinin farkında mısın? Acaba beni gerçekten tanıyor ve kabul ediyor musun?”
Ses yok oldu. Bize kendini hatırlattı ve gitti.
Ne kadar ilginç değil mi? Kendimizi tanımadığımız kadar yaşadığımız hayatı da tanımıyoruz. Onunla birlikte hareket etmek yerine sanki dalgalara karşı yüzermişçesine ona karşı hareket ediyoruz. Yoruluyoruz. Üzülüp sıkıyoruz sonra. İsyan etme noktasına geliyoruz.
Aslında bir yandan da çok normal. Çünkü insanlık tarihi boyunca hayatta kalmaya ve “kaç-savaş” dürtüsüne sahip olduk. Bu yüzden konfor bölgemizde kalmak çok önemli. Kaygı yerine güven verici.
Ama yaşam değişken… Peki bunu kabul edebiliyor muyuz?
“Kişisel gelişim” başlığı altındaki içeriklerin her geçen gün çoğalması tesadüf olmamalı. “Zihnin Gücü: Düşüncelerini değiştir, duygun değişsin. XX adımda mutluluğa giden yol, evrene pozitif mesaj gönder vb.” pek çok yaklaşım mevcut. Son yıllarda ve özellikle son günlerde sürekli karşımıza çıkan ve popüler kültürün metası haline gelen bir başka kavram da “Mindfulness”. (Detaylı bilgi için: https://mindfulnessinstitute.com.tr/.)
Temelini Budist öğretilerden alan Mindfulness aslında oldukça derin bir kuramsallık içeriyor. Düşüncelere odaklanmak ve/veya onları görmezden gelmek, değiştirmeye çabalamak yerine “onların farkına varmanın”; “neden, niçin” sorularını sormak yerine “bu nedir?” sorusunu sorarak tanımlamanın ve gözlemlemenin altını çiziyor.
Süreç ise deneyimsel. Nefesimize ve bedenimize dikkatimizi vererek önce duyularımızı fark etmek üzerine. Görme, dokunma, işitme, tatma, koklama… Duyumsamak ve düşünmek arasındaki farkı anlamak.
Düşüncelerimiz bizi ya geçmişe ya da geleceğe götürür. Geçmişin izlerini ve/veya geleceğin kaygılarını yaşatır. Duyularımız ise bizi şimdiki zaman’a getirir.
Unutmayalım, her nefes yeni bir an’dır.
Sevgiler*
*Özellikle kişisel gelişim alanında aldığım eğitim süreçlerinde bana emek vermiş tüm hocalarımı sevgiyle anıyorum.
Diğer yazılar için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/idilguneysimsek/