ANLAMSIZLIK YARIŞI

ANLAMSIZLIK YARIŞI

- Hey bana baksana, baksana.
- Acaba ne yapıyor? Bak sen şuna...

Dijitalleşen dünyayla birlikte “görünür olma ve gözetleme” arzularının esiri olduğumuzun ne kadar farkındayız acaba? Kendi rızamızla gözler önüne serdiğimiz hayatlarımızın ötekilerin beğenilerine ve yorumlarına muhtaç bir hal alması bizi gerçekten yeryüzündeki Tanrı ve Tanrıçalar’a dönüştürüyor mu? Yoksa anlamsızlık yarışının içinde mi buluyoruz kendimizi?

Toplu takdir ve onay için yaptıklarımız bizi ne kadar “mutlak ve yaratıcı güç” hissettiriyor? “Takipçi ve abonelerle” ölçülen hakimiyet alanlarımızın içeriğini ne oluşturuyor? Hangi yaratım? Hangi buluş? Hangi üretim? Hangi anlam?

Hayata dair anlam arayışını yansıtan bir kare. Anlam mı arıyoruz? Anlamsızlık yarışı mı yapıyoruz?

Anlam arayışındakiler çoktan kaybetti. Anlamsızlık yarışındaki kazananları ve kaybedenleri izliyoruz. Fiziksel sınırların yok olmasıyla beliren sınırsızlık her alanda meşrulaştı. Normlar değişti. Davranışların sınırlarını çizen herhangi bir bağlam kalmadı. Tek bir tuşla, belki sahte bir hesapla, çek-gönder an’larla, canlı bağlanmalarla her şey mümkün oldu.

Sınırsızlığın içinde mümkün olan her şey, kendini sınırları olan gerçek toplum yaşantısında da göstermeye başladı. Değerler, özeller yok oldu. Üstüne bunu aramak suç oldu. Fazla düşünmek, gereksiz önem vermek, davranışlara takılmak oldu.

Bilmem hatırlar mısınız?

İnsanı bitkilerden ve hayvanlardan yani diğer canlılardan ayıran en temel özellik aklı, iradesi olması; aklını kullanarak düşünebilmesi ve eylemlerine anlam atfedebilmesiydi…

Ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa?

Sevgiler*

*Özellikle bu alanlarda farkındalık sahibi olmamı sağlayan sosyoloji ve sosyal psikoloji hocalarımı sevgiyle anıyorum.

Diğer yazılar için: https://kafaseslericom.wordpress.com/author/idilguneysimsek/